KENT PROFİLİ

Türkü ve Destanlar

KALELİ NOKTA HALA DESTANI

Nokta hala Kale köyünden Haşiloğlu Cevahir’in kızı, aynı köyden Hacınumanoğlu İsmail’in karısıydı. Nokta hala, üç kızı, bir de oğlu dünyaya geldikten sonra, çok genç yaşında dul kaldı. (kendisinin anlattığına göre 20 yaşında) Nokta hala genç yaşta dul kaldı ama- her Hemşin’li kadın gibi- o da evlenmeyi aklının yanından bile geçirmedi. Kadererazı oldu. Oğlu Ahmet’i için bütün şefkat ve fedakarlık duygularını seferber etti. Engin bir tevekkül ve sarsılmaz bir cesaretle güçlükleri göğüsledi. Yoksullukları sabır ve kanaat hazinesimde eritti. Nokta halanın umudu vardı. Ahmet’i büyüyecek, Kırım2a gidecekti. (Hemşin’de yaşlıların dilinde, gurbetin adı Kırım’dır. Çünkü, eskiden Hemşin’in erkeği genellikle Batum’a ve Kırım’ın muhtelif şehirlerine giderdi.)

Yıllar çabuk geçti, Nokta Hala’nın Ahmet’i büyüdü. Köyde herkesin sevdiği, takdir ettiği, onurlu ve ciddi bir delikanlı oldu. O da- her Hemşin’li erkek gibi- genç yaşında ailesinin geçimini, sorumluluğunu kalbinde, taze omuzlarında duyarak gurbete çıktı. Kırım’ın Kirova şehrindeki Halalı hemşehrisinin yanında çalışıyordu. Ahmet’in gurbet hayatı dört yıl sürdü. Nokta hala da Ahmet’inin özlemiyle, umuduyla yaşıyordu. Kardeşlerini ve eşini çok genç kaybetmiş olan Nokta Hala, Ahmet’inin sevgisine, umuduna kalmıştı.

 Fakat kara bahtlı Nokta Hala’nın yüzü gülmeyecekti. Onuruna çok düşkün olan Ahmet, patronu ile kavga etmiş, kısa süreli de olsa hapiste kalmıştı. Veremin amansız pençesine yakalanan Ahmet’in, üzüntüden bu hale düştüğü sanılmakta, özellikle Nokta Hala bu olaya takılmaktadır.

 Memlekete hasta dönen Ahmet, bu korkunç illetten kurtulamayarak öldü. Evlenme çağında dul kalan Nokta Hala kardeşlerinden, eşinden sonra tek evladının acısını da bütün şiddetiyle tattı.

 Evlat acısının verdiği duygularla şair Nokta Hala’nın Ahmet’i için söyledikleri bütün çevre halkınca “Nokta Hala’nın Destanı” adıyla bilinir. Bu destanda bazen isyan bazan tevekkül, bazan tabiat, bazan cemiyet, bazan felek, bazan mazi, bazan hal, bazan istikbal, fakat her zaman Ahmet vardı.

 Ahmet’in öldükten sonra bazı suları içmeyen, bir kısım meyvaları yemeyen Nokta Hala, öldüğü vakit tahminen 75 yaş civarındaydı. “iki kat” denecek şekilde beli büküktü. Ahmet’i için söylediklerinde kendi hayatı ve hayat felsefesi de saklıdır.

 Kalemsiz, kağıtsız ve aralıksız söylenen “destan” Nokta Hala’nın akrabaları tarafından derlenerek kaleme alınmıştır.

Nokta Hala diyor ki:

Çok ahdım var idi, çıkmadık yaza,
Azrail de bakmaz bir ile aza.
Kahpe felek sana verdirsem ceza,
Kim durur seninle divane felek

Kirova şehrine ettim intizar,
Kara bıyıkların aldı mı nazar?
Ahmet annesine bir mektup yazar,
Şimden sonra daha yazma Ahmet’im.

Uğramasın Kirova’ya maşina(makine),
Felek ağı kattı tatlı aşına.
Çok oturdum mezarının taşına,
Şimden sonra daha gelmem Ahmet’im.

Kirova şehrine makine işler, 
Batum limanında gemiler kışlar.
Yaram derindedir, ciğere işler
Şimden sonra yara alamam Ahmet’im

Kirova dediğin Kırım’ın ucu,
Kahpe felek seçmez kocayı, genci.
Kavga ettin, seni kaldırdı kolcu,
Belki hapsoldun da korktun Ahmet’im.
Kirova dediğin adınlı şeher,
Kara bıyıkların dünyaya değer,
Ağaç meyva verir dalını eğer,
Senden sonra daha yemem Ahmet’im.

Tam yirmi yaşında aldı eşimi,
Deryalara kattım bu göz yaşımı,
Kimler kabre indirecek leşimi (cenaze),
Kur’an okuyanım yoktur Ahmet’im.

Bülbül konar, ılga eder dalını, 
Ördek yüzer, dalga eder gölünü,
Dört sene dolandın Kırım elini, 
Şimden sonra daha koymam Ahmet’im.

Kirova’dan hasta bindin vagona, 
Çiçekli Yayla da gitsin yangına,
Düşmemiştin akranına dengine,
Merak ile toprak oldun Ahmet’im.

Dedim, “ölüm olmaz”, hastalık şaka,
Meğer Azrail’e vermiştin yaka,
Yetim kızlarıma kim olsun arka,
Senden sonra arkam yoktur Ahmet’im.

Düşsem deryalara deryalar boğar,
Evladı olana bir gün, gün doğar,
Bizim dağa yağmur ile kar yağar,
Senden sonra hiç kalkmasın Ahmet’im.

Koydun gittin yavrum dünya malını,
Kim omuzlar cenazemin salını.
Bir de sevsem bıyığının telini,
Şimden sonra daha sevmem Ahmet’im.

Fidan diktim, bizim bağda bitmedi.
Kız isteyip sana elçi gitmedim.
Yenge-gelin cilvesini etmedim.
Dünyayı uryan geçirdim Ahmet’im.

Dumanlar gemilerin borusu,
Azrail de aldı evin “BİR” isi
Benim gurbetçimin geldi gerisi
Senden sonra gurbet yansın Ahmet’im.

Gemi yolcu ister, borusu sesler,
Kuşlar yavrusunu yuvada besler,
Başına koydular kırmızı fesler,
Senden sonra fesli görmem Ahmet’im.

Evvel bahar gelir meraklı aydır.
Mezarın yüksektir, etrafı çaydır,
Kirpiklerin uzun, kaşların yaydır.
Senden sonra daha görmem Ahmet’im

Güz gelince bizim dereler buzlar,
Evladın acısı içerden sızlar,
Toplanın yanıma sahipsiz kızlar,
Şimden sonra “BACI” demez Ahmet’im.

Gülüm soldu, dolu vurdu bostana,
Benim derdimi yazın destana 
Haber sorsam Hala’daki ustana
Acep meraktan mı öldün Ahmet’im.

Çiçekli Yaylalar topraklı, taşlı,
Eyvah, ben gezerim gözlerim yaşlı,
Eller gelin eder kutnu kumaşlı,
Senden sonra gelin görmem Ahmet’im.

Ben dertliyim, öz canımdan bezerim,
Dağlara, taşlara destan yazarım,
Abdal oldum, her kapıyı gezerim,
Eller güler, ben ağlarım Ahmet’im.

Deli gönül, daim gitme havadan,
Ben bülbülü uçurmuşum yuvadan,
Yol bulamam, kaldım, bir düz ovadan,
Ne tarafa gideceğim Ahmet’im.

Deli gönül, ne durursun fırkatlı,
Geçirdin dünyayı gam ile dertli,
Ben seni büyüttüm, nazlı, kıymetli,
Ölüm seni nasıl aldı Ahmet’im.

Deli gönül, her an çekersin firak,
Çok çektim dünyada dert ile merak,
Kahpe felek ellere etti çırak,
Bize hayat kara oldu Ahmet’im.

Her an dumanlıdır bizim dağımız,
Bülbül ötmez, viran kalmış bağımız,
Cefa geldi, geçti çağımız,
Bu dünyayı viran gördüm Ahmet’im.

Benim gönlüm her dem duruyor garip,
Mahşerde görürüm, olursa nasip,
Bize yardım etsin Hazreti Habip,
Hayatımda gülemedim Ahmet’im.

Copyright © 2014 Çamlıhemşin Belediyesi Tüm Hakları Saklıdır